Prof. Dr. Büke, yazılı açıklamasında, sonbahar ve kış aylarında tüm yaş gruplarında en sık karşılaşılan hastalıkların başında solunum yolları enfeksiyonlarının geldiğini kaydetti.
Üst ve alt solunum yolları enfeksiyonlarının, tedavi edilmemesi halinde sonuçları ağır sonuçlara yol açabildiğine dikkati çeken Prof. Dr. Büke, şunları kaydetti:
"Bu açıdan bu tür enfeksiyon hastalıklarını önemsemek, bu tür enfeksiyonlardan korunmak ve hekim önerilerine uymak önemlidir. Kuru ve havasız ortamlarda bulunmak, sigara dumanına maruz kalmak, egzoz, mazot, kömür dumanlarını solumak solunum yollarının doğal savunma sistemlerinde tahribata yol açar. Solunum yolları enfeksiyonu gelişen kişilerde, boğaz ağrısı, kuru ya da balgamla birlikte öksürük, yüksek ateş, baş ağrısı, kas ve eklem ağrısı ve burun akıntısı, en sık gözlenen yakınmalardır. Ayrıca bu yakınmalara halsizlik, iştahsızlık ve yorgunluk da eşlik eder.'
Prof. Dr. Büke, sonbahar ve kış aylarında solunum yolları enfeksiyonlarına çok büyük oranda virüslerin neden olduğunu, risk grubu olarak adlandırılan kişilerde mikroorganizmaların, virüslerin solunum yollarında oluşturdukları tahribat üzerine kolayca yerleşerek, birkaç gün ile bir hafta içerisinde enfeksiyonun ağırlaşmasına ve hatta hayatı tehdit edici hale dönüşmesine neden olduklarını anlattı.
Korunma önemli
Yüksek ateş, kas ve eklem ağrısı ile şiddetli baş ağrısının, soğuk algınlığından gribi ayıran en belirgin yakınma olduğunu belirten Prof. Dr. Büke, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Soğuk algınlığı ve grip çok bulaşıcı ve özellikle de grip sonuçları ağır olabilen enfeksiyon hastalıklarıdır. Bu nedenle bu tür enfeksiyonlarda korunma önemlidir. Korunmanın temelini hasta kişilerden uzak durmak ve temizlik önlemleri oluşturmaktadır. Yatak istirahati, proteinden, sebze ve meyveden zengin besinler ile beslenme, bol sıvı tüketimi bu tür enfeksiyonların daha hızlı iyileşmesine katkıda bulunur. Grip, risk grubundaki kişilerde zatürreye yol açarak, hayati tehdit yaratabilir. Bundan dolayı Dünya Sağlık Örgütü (WHO) risk grubundaki kişilerin her sene gribe karşı aşılanmasını önermektedir."
Prof. Dr. Büke, verilerin grip olgularının şubat ayından itibaren artmaya başladığını gösterdiğini vurguladı.
Grip aşısı yüzde 100 koruyucu değil
Tüm aşılar gibi grip aşısının da yüzde 100 koruyucu olmadığını kaydeden Prof. Dr. Büke, bunun en belli başlı nedenlerinden birini virüsün sürekli yapı değiştirmesi nedeniyle aşı içeriğindeki virüsten farklı bir virüs ile hastalığın oluşabilmesi, diğerini ise yaş faktörünün oluşturduğunu anlattı.
Prof. Dr. Büke, grip aşısının 65 yaş altındaki kişilerde yüzde 70-90 koruyucu iken, bu oranın 65 yaş üzerinde yüzde 30-40'a düştüğünü, çocuklarda koruyuculuğun yüzde 30-90 arasında değiştiğini belirtti.